10/39
Savaş zamanlarında, fakir bir oduncu ve karısı büyük bir ormanda yaşarlar. Bir gün, kadın küçük bir kız bulur ve onu kurtarır ve çiftin ve çocuğun yollarının kesiştiği kişilerin hayatlarında geri dönüşü olmayan bir değişime yol açar. Bu, Michel Hazanavicius’un ilk animasyon filmidir. II. Dünya Savaşı, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından biridir. İnsanlığın gri savaştan vazgeçmeye yemin ettiği, dünyanın insan zulmüne tanık olduğu bir zaman. Yeniden doğuş, kurtuluş ve barışın vaat edildiği bir zaman. İnancın eli, Avrupa’ya en olağan, korkunç şekilde vurmuş, büyük savaşın ve kayıp neslin borcunu onun üzerinde yükseltmiştir. Dünya, Schick yüzünden değil, ya da en azından sadece onun yüzünden değil, temelinde yatan şey yüzünden durma noktasına gelmiştir. O zamana kadar dünyanın en büyük trajedisinin önünde giderek daha kasvetli bir gelecek yatmaktadır. Almanya harabe halindeydi, savaşı, halkına olan inancını ve imparatorluğunun gücünü kaybetmişti. İntikam, aşağılanma için yemin edilmişti. Bu inanılmaz karanlık dönemden birkaç yıl sonra, mütevazı ve yaşlı bir Alman marangoz çifti vardı. Adam büyük ağaçları kesmeye gidiyor ve kadın küçük dalları bağlıyor. İkisi de ormanın ortasındaki küçük bir eve ulaşmak için çok çalışıyorlar, orada onları içkili çorba ve yorgun yaşlı bir köpek bekliyor. Hiç çocuğu olmayan kadın, var olan her şeye yalvarıyor, tanrıyı terk ediyor veya onunla asla özdeşleşmiyor. Gökyüzüne, ormana ve hatta tren tanrılarına bir tren için yalvarıyor. Ve bir gün tren tanrıları dualarına cevap veriyor. Ormanın bu boş köşesinde, tren beyaz kış karının içinden yavaş ama emin adımlarla korkunç hedefine ulaşıyor. Ve bir gün çocuk trenden atılıyor, sadece yaşlı tahta kadın onu alıyor. Bazıları için bu kalpsizlik, ama kendisi için değil. Aşağıdaki, güzelce işlenmiş bir trajedi, insanlık hakkında bir hikaye: İçindeki sevgi dolu güç, kendini inşa ediyor ve feda ediyor ve intikam alan ve misilleme yapan içsel olarak kötü tarafı. Michel Hazanavicius’un animasyon filmi, sizi büyülü bir ormanın kalbine yerleştiren, tuhaf karakter setiyle ve kasvetli II. Dünya Savaşı ortamıyla çok komik bir stil ödünç alıyor, bu yılın en iyi görünümlü gözyaşartıcılarından biri. Jean Louis Trintignant’ın görkemli kariyerine güzel bir veda.